19 Aralık 2011 Pazartesi
need
Bu sene bana guzel seyler getirsin artık istiyorum..Astroloji duy sesimi,yıldızlar,gökyüzü,evren ve tanrı sizde dinleyin artık beni..Bu zamana kadar hiç birşey istemedim,benim için neyi sunduysanız önüme onu yaşadım.Bir ödülü haketmiş olmalıyım artık..Çikolatalı pastada yemiyorum bakın,evet kesin hakketim artık! Size tüm enerjimle pozitiflik secretlık ne var ne yoksa,onların hepsini gönderiyorum işte...Alın bunları ve hokus pokus yapın artık! yarabbi şükür amin.
ruyamıs
İki gece önce gördüğüm rüyanın, rüya olduğunu rüyadayken farketseydim rüya olmaması için elimden geleni yapardım...Ama uyandım ve ruyamıs diyebildim sadece.Çok güzeldi çoookkkkk.....
yeniden çocuk olsam..
Yüzmek zayıflatıyorsa balinalar neden şişko?
Niçin yanlış çevirilen telefonlar hiç meşgul çalmaz?
Niçin falcıya gitmeden randevu almak gerekir? Geleceğimizi bilmez mi?
Neden insanları gökyüzünde 400 milyon yıldız var denildiğinde inandıkları halde ,yeni boyalı yazan yerleri elleriyle yoklarlar?
Teflona hiçbirşey yapışmadığı halde teflon tavaya nasıl yapışmıştır?
Neden koyunlar yağmur yağdığında çekmezler?
Niçin yanlış çevirilen telefonlar hiç meşgul çalmaz?
Niçin falcıya gitmeden randevu almak gerekir? Geleceğimizi bilmez mi?
Neden insanları gökyüzünde 400 milyon yıldız var denildiğinde inandıkları halde ,yeni boyalı yazan yerleri elleriyle yoklarlar?
Teflona hiçbirşey yapışmadığı halde teflon tavaya nasıl yapışmıştır?
Neden koyunlar yağmur yağdığında çekmezler?
13 Aralık 2011 Salı
Cern Deneyi
ve türklerin yorumu...gülsem mi ağlasam mı ? offff offfffffffffffff
http://haberyorumlari.hurriyet.com.tr/yorumliste.aspx?HaberID=19455431&PageNo=1
http://haberyorumlari.hurriyet.com.tr/yorumliste.aspx?HaberID=19455431&PageNo=1
8 Aralık 2011 Perşembe
fuck my fate
Değişimi bu kadar sevmeme,değişime bu kadar açık olmama rağmen neden hiçbirşey değişmiyor hayatımda ? Senelerdir aynı şeylerin hayalini kurup aynı şeylerin olmadığını ve olmayacağını görerek yaşlanıyorum artık..Herşey bu kadar mı stabil olur ya ? Hani bakıyorum herkesin hayatında bir değişiklik oluyor,en azından iş değiştiriyorlar ,kendilerine araba falan alıyorlar en kötü..Bense;senelerdir aynı yerde yaşıyorum,senelerdir aynı işe gidiyorum,senelerdir aynı telefon numarasını kullanıyorum (yok bi kere değişti bir ay zor dayandım hemen eskisine geri döndüm ), senelerdir kedi almak istiyorum alamıyorum,senelerdir taşınmak istiyorum olmuyor bari arabam olsun diyorum oda olmuyor...Sanırım hayatımdaki tek değişiklik kilo alıp vermem oluyor oda verebilirsem,hee bide odamın dizaynını değiştirdim bu yaz evet oda büyük değişiklik.
İyi kötü değişssin artık bişiler noolur..Ben değişimi bu kadar severken değişim beni neden sevmiyor? Yok yani çevremdekilerin torunu olunca ben yine bu şekil devam mı edicem acaba?Korkak mıyım oda değilim yaaa..Sev beni değişim azcık sev artık...............
İyi kötü değişssin artık bişiler noolur..Ben değişimi bu kadar severken değişim beni neden sevmiyor? Yok yani çevremdekilerin torunu olunca ben yine bu şekil devam mı edicem acaba?Korkak mıyım oda değilim yaaa..Sev beni değişim azcık sev artık...............
mutluyummutlusunmutlu
En çok mutluluk veren aktiviteler;
-arkadaşlarla sosyalleşme,
-evde yatıp gevşeme,
-dua etme ve
-yemek yeme...
Bunları spor yapma ve televizyon seyretme takip ediyor. Tuhaf ama "çocuklarla ilgilenmek" listenin en altlarında, ev işinin bir sıra üstünde yer alıyor! Çoğu insanın hayatında mutluluğunun kaynağı olarak gördüğü çocukların, günlük hayatın mutsuzluk sebeplerinden biri olması ilginç!
Demek ki, mutlu ettiğini sandığınız her şey mutlu etmiyor! Ancak, günlük hayatta insanı sinirlendiren, geren, mutsuz eden ufak tefek olaylar, hayatın genelinde mutluluk kaynağı olabilirmiş! Sürekli şikâyet ettiğiniz stresli işiniz, hayatınızın en önemli rengi olabilir örneğin.
Psikologların bu konuyla ilgili edindiği farklı bir bulgu da: "Sonların gücü!"
Sözgelimi, sizi çok mutlu eden bir ilişki, son bir haftasında berbat kavgalar ve gözyaşı dolu bir ayrılıkla sonlanıyorsa, bütün hayatınız boyunca o ilişkiyi kötü hatırlıyorsunuz!
Bu konu, kolonoskopi yaptıran bir grup insan üzerinde test edilmiş. Biliyorsunuz kolonoskopi, bağırsaklarla ilgili rahatsız edici, biraz acılı bir muayene metodu. Bir grup hastaya standart kolonoskopi yapılmış. Diğer grupta ise kolonoskopi aleti, muayeneden sonra 60 saniye hareketsiz bırakılmış. Hastalara acı veren bölüm aletin hareketleri olduğu için, uygulama 60 saniye daha uzun sürdüğü halde, muayenenin sonu 60 saniyelik acısız bir zaman dilimiyle bittiği için, ikinci gruptaki hastalar, uygulamayı, ilk gruba göre daha az rahatsız edici bulmuşlar!
Psikologlar yine bize anaokulunda öğretilenlerle kutsal kitaplarda yazılanları bulmuşlar:
-arkadaşlarla sosyalleşme,
-evde yatıp gevşeme,
-dua etme ve
-yemek yeme...
Bunları spor yapma ve televizyon seyretme takip ediyor. Tuhaf ama "çocuklarla ilgilenmek" listenin en altlarında, ev işinin bir sıra üstünde yer alıyor! Çoğu insanın hayatında mutluluğunun kaynağı olarak gördüğü çocukların, günlük hayatın mutsuzluk sebeplerinden biri olması ilginç!
Demek ki, mutlu ettiğini sandığınız her şey mutlu etmiyor! Ancak, günlük hayatta insanı sinirlendiren, geren, mutsuz eden ufak tefek olaylar, hayatın genelinde mutluluk kaynağı olabilirmiş! Sürekli şikâyet ettiğiniz stresli işiniz, hayatınızın en önemli rengi olabilir örneğin.
Psikologların bu konuyla ilgili edindiği farklı bir bulgu da: "Sonların gücü!"
Sözgelimi, sizi çok mutlu eden bir ilişki, son bir haftasında berbat kavgalar ve gözyaşı dolu bir ayrılıkla sonlanıyorsa, bütün hayatınız boyunca o ilişkiyi kötü hatırlıyorsunuz!
Bu konu, kolonoskopi yaptıran bir grup insan üzerinde test edilmiş. Biliyorsunuz kolonoskopi, bağırsaklarla ilgili rahatsız edici, biraz acılı bir muayene metodu. Bir grup hastaya standart kolonoskopi yapılmış. Diğer grupta ise kolonoskopi aleti, muayeneden sonra 60 saniye hareketsiz bırakılmış. Hastalara acı veren bölüm aletin hareketleri olduğu için, uygulama 60 saniye daha uzun sürdüğü halde, muayenenin sonu 60 saniyelik acısız bir zaman dilimiyle bittiği için, ikinci gruptaki hastalar, uygulamayı, ilk gruba göre daha az rahatsız edici bulmuşlar!
Peki, herkes mutlu olabilir mi? 1996'da yapılan bir araştırmaya göre, bir insanın hayatından memnun olması, yüzde 50 oranında genetik yapısına bağlı! Genler neşeli, rahat bir kişilik yapısını, stresle başa çıkma kapasitesini, depresyon ve endişeye mehili yönlendiriyor!
Eğer bir insan genetik olarak mutluluğa meyilliyse, başına berbat şeyler de gelse, hatta kaza sonucu bir uzvunu bile kaybetse, zaman içinde, eski mutluluk seviyesine ya da ona yakın bir noktaya dönebiliyor!
Bütün psikologların üzerinde fikir birliğine vardıkları üç mutluluk formülü var:
Eğer bir insan genetik olarak mutluluğa meyilliyse, başına berbat şeyler de gelse, hatta kaza sonucu bir uzvunu bile kaybetse, zaman içinde, eski mutluluk seviyesine ya da ona yakın bir noktaya dönebiliyor!
Bütün psikologların üzerinde fikir birliğine vardıkları üç mutluluk formülü var:
Şükretmek, iyilik yapmak ve yaptığın işi sevip daha çok konsantre olmak!
"Şükretmek", hayattan duyduğun memnuniyeti ifade etmek, hatta bunu düzenli olarak yazmak ve söylemek, sadece insanın keyfini yerine getirmekle kalmıyor; Kaliforniya Üniversitesi'nin araştırmasına göre fiziksel sağlığı düzeltiyor, enerji seviyelerini yükseltiyor, acı ve yorgunluğu azaltıyor! İyilik yapmak, sözgelimi düzenli olarak bir huzurevini ziyaret etmek, bir komşuya yardım etmek, babaanneye mektup yazmak, mutluluk derecesini ani ve dramatik biçimde artırıyor!
Ne para, ne aşk, ne güneş, ne gençlik. Yaptığınız işi sevip, o işe bütün konsantrasyonunuzu ve enerjinizi severek vermek de, mutluluğun formüllerinden biri. Marangoz olsanız da, doktor olsanız da böyle. O kadar araştırma, kolonoskopi de ekstra 60 saniyeye katlanan denekler (!), yazışmalar, toplantılar, istatistikler...
Psikologlar yine bize anaokulunda öğretilenlerle kutsal kitaplarda yazılanları bulmuşlar:
"Mutlu olmak için"; çalış, iyilik yap, şükret...
Gülse Birsel
Gülse Birsel
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)